بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

كُلُواْ وَٱشْرَبُواْ هَنِيٓـًٔۢا بِمَآ أَسْلَفْتُمْ فِى ٱلْأَيَّامِ ٱلْخَالِيَةِ ٢٤

(Onlara şöyle denir:) “Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık, afiyetle yiyin, için.

– Diyanet İşleri

وَأَمَّا مَنْ أُوتِىَ كِتَٰبَهُۥ بِشِمَالِهِۦ فَيَقُولُ يَٰلَيْتَنِى لَمْ أُوتَ كِتَٰبِيَهْ ٢٥

Kitabı kendisine sol tarafından verilen ise şöyle der: “Keşke kitabım bana verilmeseydi.”

– Diyanet İşleri

وَلَمْ أَدْرِ مَا حِسَابِيَهْ ٢٦

“Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim.”

– Diyanet İşleri

يَٰلَيْتَهَا كَانَتِ ٱلْقَاضِيَةَ ٢٧

“Keşke ölüm her şeyi bitirseydi.”

– Diyanet İşleri

مَآ أَغْنَىٰ عَنِّى مَالِيَهْۜ ٢٨

“Malım bana hiçbir yarar sağlamadı.”

– Diyanet İşleri

هَلَكَ عَنِّى سُلْطَٰنِيَهْ ٢٩

“Saltanatım da yok olup gitti.”

– Diyanet İşleri

خُذُوهُ فَغُلُّوهُ ٣٠

(Allah, şöyle der:) “Onu yakalayıp bağlayın.”

– Diyanet İşleri

ثُمَّ ٱلْجَحِيمَ صَلُّوهُ ٣١

“Sonra onu cehenneme atın.”

– Diyanet İşleri

ثُمَّ فِى سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَٱسْلُكُوهُ ٣٢

“Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu.”

– Diyanet İşleri

إِنَّهُۥ كَانَ لَا يُؤْمِنُ بِٱللَّهِ ٱلْعَظِيمِ ٣٣

“Çünkü o, azamet sahibi Allah’a iman etmiyordu.”

– Diyanet İşleri

وَلَا يَحُضُّ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلْمِسْكِينِ ٣٤

“Yoksulu doyurmağa teşvik etmiyordu.”

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu